Uzunca bir zaman çevre alanında çalıştım.
Halen de bu konuda yeri geldikçe gönüllü çalışmalar yapmaya devam ediyorum.
Çevre konusunda çalışmaya başladığım ilk dönemde şunu keşfetmiştim: “Çöpün geri kazanılması çok değerlidir, ancak; kaynağında ayrıştırılan çöp altın değerindedir!”
Yani; aradaki farkı belirleyen tamamen niyettir.
Kaynağında ayrışan çöp değerlidir çünkü; çıktının kalitesine direkt etki eder.
Sonrasında sadece çöpü değerlendirmek üzere; girişimcilerin kurduğu devasa tesisleri, yatırımları, mühendislik biliminin işin içinde ne kadar çok olduğunu gördükçe bu alana olan bakış açım çok daha farklı bir noktaya geldi.
Tabiki her koşulda değerini katmaya niyetli olunduktan sonra hangi alanda çalışma yaptığınızın çok da bir önemi olmuyor.
İster çöpleri geri kazanmak olsun, ister kaynağında ayrıştırıp kazanmak olsun ihtiyacın karşılandığı tüm katkılar çok değerli.
İş dünyası, sanat dünyası hatta dini görevini yerine getirenlerin bile işine değerini katma niyetinin önemini görebiliyorum.
Şu aralar bulunduğumuz ayların manevi atmosferiyle çok fazla dini içerikli yayınlar karşıma çıkıyor. Ve fark yaratanların genellikle değerini işine katanların olduğunu görüyorum.
Geçen bir tanesinde gelen bir soru üzerine şöyle bir şey söylendi: “Sadaka vermek manevi olarak çok değerlidir ancak; birinin ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla ona ödünç bir şeyler vermek çok daha fazla değerlidir.”
Yapılan yardımın ihtiyacın karşılanması niyeti ile yapılması bambaşka bir değere dönüşüyor; ödünç olarak verilmiş olsa bile…
Bir çiftçi de görünürde tohum eker toprağa.
Oysa; tohumla birlikte; alın terini, kuvvetini, zamanını da eker toprağa!
Çiftçinin sadece tohum ve gübre temin eden kişiden daha fazla karşılık alması, toprağın çiftçiden aldığı değere karşılığını kendince hasat olarak vermesi gibi;)
Son yorumlar